Antepin Fransizlarin Kusatmasi
(11 Ağustos 1920 – 9 Şubat 1921)
Savaş, Yüzbaşı Andrea’nın 11 Ağustos’ta şehri kuşatması ile eşsiz bir kahramanlık destanının dünya tarihine yazılmasını sağladı.İrfan Bey’in hariçte kalması yüzünden içerideki kuvvetler kumandasız kalmıştı. O sıralarda Antep’e gelmiş olan Özdemir Bey, 8 Ağustos’ta Şehir Cepheler Kumandanlığı’nı üzerine almıştı. Fransız Kumandanları Abadi ve Andrea, 11 Ağustos’ta Antep halkına bir beyanname neşr ettiler:
Antep Halkına:
Kolonel Andrea’nın galip kuvvetleri tarafından memleketiniz kuşatma altına alınmıştır.Bu galip kuvvetler karşısında hareket etmeniz boş bir çabadan başka bir şey olmaz. Ağır toplarımızla pek amansız bir surette memleketinizi taş üstünde taş bırakmayıncaya kadar tahrip edeceğiz. Bunu arzu etmiyorsanız tanklarımızın himayesinde olarak büyük kuvvetlerle kasaba dahiline hücum edeceğiz aşağıdaki şartlarımızı kabul ettiğinizi bildiriniz. Aksi takdirde zühur edecek katliâm ve vahşetten dolayı Fransiz Hükümeti hiçbir mesuliyet kabul etmeyecektir. Şartlar şunlardır:
1- Şehrin kayıtsız şartsız iki saate kadar teslimi(bu teslim şartnı kale üzerine beyaz bir bayrak keşidesiyle görecegim.
2- İki saat sonra bilûmum memureyni hükümet, Kuvva-yı Milliye Kumandanı, Heyet-i Merkeziye azaları, eşraf memleket isteklerini belirtmek üzere derhal karargâhıma gelecek.
3- Memlekette ne kadar silahlı ve muharip kuvvet varsa silahlarıyla beraber teslim olacak.
4- Antep kasabasi halkı Fransızlara isyan ettiginden dolayı ceza olmak üzere birbuçuk milyon altın lira harb tazminatı verecekler.
5- Bu para tedarik edilinceye kadar bilûmum eşraf, tüccar hapsedilecektir.
11 Ağustos 1920
Kolonel Andrea Kolonel Abadi
KONUNUN DEVAMI
Ancak Fransızların bu tehditkâr tavrı karşısında Türk milleti cesaretini ve azmini kaybetmemiştir. Bu sert ültimatoma verilen cevapta: ‘‘Antep'te taş taş üstünde durdukça ve hayatta bir Türk sağ kaldıkça şehrin teslim olmayacağı’’ bildirilmiş ve kalenin güney burcuna büyük bir Türk bayrağı çekilmişti. Aynı günün akşamı, saat 7-8 sıralarında düşman 155’lik obüslerde dahil olmak üzere, irili ufaklı bütün topları ile şehri bombardımana başladı: Bu bombardıman iki saat kadar sürdü.Şefik Özdemir Bey'in Antep'teki yeni görevinde ilk işi, birkaç günlük tetkikten sonra,YıldırımTaburunu tekâmül ettirmek, cepheleri takviye etmek, sığınaklar ve cephe gerilerinde tedbiryuvaları vücuda getirmek oldu. Yeniden bir semt teşkilatı kurdu.Bu sırada Antep halkı arasında bazı fitneci kişilerin savaştan vazgeçilip, teslim olunması yolunda propaganda yapmaları üzerine, Heyet-i Merkeziye Antep halkının fikrini yoklama maksadıyla, 13 Ağustos'ta, Karatarla Camii’nde genel bir toplantı yaptı. Savaşa taraftar olanlarda şu düşünceler hakimdi:"Antep Harbi, Anadolu'daki genel inkılâbın cereyanına tabidir. Bütün kudret ve kuvvetimize ilham kaynağı Anadolu'dur, bir de kalbimizdeki Millî İmanımızdır. Anadolu'nun mücadele hedefi bütün Türk topraklarının tamamiyeti mülkiyesiyle, istiklalimizin tanınması olduğuna göre bizim fikrimiz bu hedeften asla ayrılamaz. Düşmanın yapacağı barış şartları ne kadar uygun olursa olsun, neticede yine Fransızlara mahkumuz.Türk olanlar, yabancı bir devletin boyunduruğu altına girmek istemez, bunu isteyenlerin milliyetinden şüphe ediyoruz. Biz ki, millî ve askeri zaferlerimizin şerefini, tarihin kaybolup, efsanelerin hakim oiduğu zamanlardan beri taşırız. Biz bu şereflerle, insanlara vaadedilmiş iyiliklerin en yükseğine erişmiş bir millet iken, bugün ne için aramızda bu zillet ve esarete katlanmak isteyenler bulunuyor? Silahlarımız, topumuz, teyyaremiz ve cephanemiz yoktur. Fakat tırnaklarımız, kalbimizde de milli aşkımız, bu yolda ölmek için arzu ve imanımız vardır. Bugün her Türk'ün vatan için mücadele etmesi bir gayedir. Türk olanlar, Allah ve vatanini sevenler bizimle beraberdir" diyorlardı. Teslim olmak isteyenlerle, savaş taraftarlan arasındaki münakaşa iki saat kadar sürdü. "Harp istiyoruz, hürriyet ve istiklal istiyoruz, bunları istemeyenlerin aramızda yeri ve işi yoktur. İsteyenler şehirden çıkıp, defolup gidebilirler.." diyerek bağıranlar ve silahlarıyla muhalifleri tehdit edenlerin ekseriyeti karşısında muhalif olanlar susmaya mecbur oldular. Bu toplantıda verilen karar, o gün telgrafla Mustafa Kemal Paşa' ya, T.B.M.M’ye arzedildi.
Antep’te Taarruz HazırlıklarıUrfa ve Maraş’ta olduğu gibi, Antep’in de düşman işgalinden kurtarılması için, ordu ve millet el ele vererek çalışıyorlardı. Antep halkı bu düşünceyle genel bir taarruz hazırlıkları yapmaya koyulmuşlardır. İlk olarak şehrin etrafında sağlam barikatlar kurarak savunmaya yönelik önlemler alınmıştır. Taarruz, yakın civardaki şehirlerle birlikte hareket edileceği tasarlanmış ve taarruzun asıl yönünü şehrin kuzeydoğusundaki çıksorut sırtları oluşturmak üzere her taraftan başlayacaktı. Taarruzun şehir içinde yapılacak kısmı Özdemir Bey tarafından tertiblendi.21 Ağustos 1920’de karşı taarruza geçen Fransızlar, Dülük Tepe’yi aldılarsada, ertesi gün yapılan saldırı ile geriye atıldılar. Doğu yönünde ileryen Albay Abadi kıt’aları Rumevlek’in doğusunda bulunan 24. Alay’a taarruz ettiler. 24. Alay iki saat mukavemetten sonra geri cekildi. Düşmanın hiç olmazsa Fırat’ın doğusuna geçirilmemesi 5. Tümen’e emredilmiştir. 5. Tümen’in durumuda kritikti. Antep-Nizip yolunun düşmnana kaptırmamak gerekiyordu. Bu Tümen’in düşmana karşı düzenlediği baskın, düşmanın daha önceden haber almasıyla basarılı olamamış aksine Tümen baskına ugramıştı. Fransızlar daha sonra Nizip’i işgal ettiler ve buradan oldukça erzak yağma ederek Antep’e döndüler.Fransızlar, Antep halkına bildiriler göndererek onları teslime zorluyorlardı. Bu bildirilerden birinde: ‘‘Kuvva-yı Milliye namı altında sizi kandıran kumandanlar padişaha isyan etmiş bir kuvvettir. Bu harbe katılanlar ne gazi, ne de şehit olamaz. Bunlar şer’an katil addedilir’’ deniyordu. Halbuki Antepliler kişi için değil, din ve vatan için ölenlerin şehit olduğunu Fransızlardan daha iyi biliyorlardı. 23-25 Ağustos günleri arasında Antep şiddetli bir bombardımana sahne olmuştu. Halkın çoğu Malatya, Urfa, Maraş ve Elazığ bölgelerine göç ettiler. Tam bu sırada Malatya Mebusu Hacı Bedir Ağa, 300 kişilik bir kuvvetle Antep halkının yardımına koşmuştu.4-5 Eylül 1920’de 24. Alay Nizip’teki Fransızlara gece yarısı bir baskın yaparak birçok zaiyat verdirmişti. Antep ve civarı sık sık bombardıman edilmekteydi.10 Eylül 1920 günü, Fransızlar şehir içinde, Çınarlı Camii’nin bulunduğu bölgedeki Türk kuvvetlerine taarruza geçtiler. Fransızlar önce cami ve çevresindeki Türk siperlerinin bulunduğu evlere bol miktarda topçu mermisi yağdırdılar ve bunları tahrip ettiler. Bu ağır bombardımandan sonra, düşman Türk kuvvetlerinin mukavemetinin kırıldığına kanaat getirerek hücuma kalkti. Düşmanın hücumu karşısında birden bire ileri atılan Türk kahramanları düşmanın perişan bir şekilde geri çekilmesini sağladılar. Ve üç dört kadar düşman subayı ile elliden fazla düşman erinin ölmesini ve birçok yaralı bırakmasını gerçekleştirdiler.19 Eylül 1920'de Akçakoyunlu'dan Antep'e Fransız takviye kuvvetleri gönderilmek için hazırlıklar yapıldı. 9. Alay'ın 1. Taburu ve 24. Alay'ın 3. Taburu, Nizip Millî Taburu ile Birecik Millî Bölüğü, Kâhta ve Samsat Millî Müfrezelerinden kurulu Türk kuvvetleri Nafak Boğazı’nda düşmanı karşıladılar. Neticede, Fransız kuvvetleri top ateşi ile Millî Kuvvetleri dağıtarak Antep'e girmiştir. Şehrin devamlı bombardıman edilişi sırasında Fransız komutanlığından sürekli teslim için mektuplar geliyor, Antep Kuvva-yı Milliye Komutanlığı'da bunlara gereken cevapları veriyordu.Bu arada Ankara'da Meclis, Antep'te meydana gelen olayları yakından takip ediyordu. T.B.M.M.’nin Ey1ül 1920 tarihli, 72. toplantısında Genel Kurmay Başkanı İsmet Bey cephe durumunu mebuslara anlatıyordu:"Bugün bildiğimiz muharebelerin en fedakâr, en şiddetli olanları Antep'te geçmektedir. Şehir ikiye ayrılmıştır. Şehir içinde barikâtlar yapılmıştır. Ahali kendisini Fransızlara ve onların aracılığını bilerek veya bilmeyerek yapan Ermenilere karşı müdafaa ediyor. Her gün şehre top atıyorlar. Tabii kadınlar ve çocuklardan şehit veriliyor. Çok üzülüyoruz fakat böyle büyük bir kurtuluş davasında bir yaşından itibaren vatandaşlarımızın, bütün kadın ve çocukların hisse aldığını görerek yaşamak için azim sahibi olduğumuzu daha kuvvetli ispat ettiğimizi zannediyoruz" diyordu.3 Ekim 1920'de uçaklar vasıtasıyla şehrin çeşitli mahallelerine Türkçe yazılı beyannameler atıldı. Bu beyannamelerde; "Fransızların sulh isteklerinden, kimsenin namusuna ve dinine dokunulmayacağından, refah ve hürriyete kavuşacaklanndan, Ali Şefik'in bir soyguncu olduğundan, teslim olmak isteyenleri Fransızların memnuniyetle kabul edeceklerinden..." bahsediliyordu. Aynı gün Özdemir Bey, Andrea'ya gönderdiği cevapta: "Artık sizde anladınız ki Türk azmini ne bomba sesleri, ne top ateşi, ne de mitralyöz vızıltısı kıramıyor. Papazlarını kovarak kendi dinine hürmetsizlik gösteren ümmetten başkasının dinine riayet ve safahat çirkaplarına gömülen bir milletten başkasının an'anelerine ve namusuna siyanet beklemek pek safderunluk olur. Türk yumruğunun dehşeti sizce malûmdur. Bu cidâlin tarihi âleme öyle bir sahife bırakacağını bilmelisiniz ki; bu sahife dünya durdukça emperyalist milletler gibi, Fransız milleti için büyük bir yüz karası; Türk Hakimiyet-i Milliye Kuvvetlerinin için de mefhâret, şan, şeref ve celâdettir" diyordu.5 Ekim 1920 tarihine kadar düşman yeni bir taarruza heveslenmedi. Şehir haricinde Selahaddin Adil Bey komutasında 2. Kolordu namıyla iki tümenlik bir kuvvet teşkil ediliyordu. Tümenlerden biri Kenan Bey (Paşa) kumandasındaki 5. Tümen esâsen mevcuttu. 9. Tümen ise yeniden Antep çevresi halkından teşkil ediliyordu. Yıldırım Taburu da bu tümene bağlı 25. Alay'ın 3. Taburu numarasını taşıyordu. 5 Ekim'de saat ikiden üçe kadar yapuılan şiddetli bir topçu ateşinden sonra, Fransız müfrezesi mektebe doğru atıldı. 14 Ekimde de Çınarlı Cephesinde topçu ve piyade birlikleriyle hücum etmişler, ancak bu hücumlarıda geri püskürtülmüştür. Bu savaşlarda Türkler savunmadaki azim ve dayanıklılığı ile savaşçılık kabiliyetlerini bir kez daha ortaya koydular.
Antep’in Fransızlar Tarafından Kuşatılması
(21 Kasım 1920 – 18 Aralık 1920)
İkinci Kuşatma
3 Kasım 1920 günü, 5. Tümen'in Urfa'dan Antep'e hareket etmesi kararlaştırıldı. 5. Tümen Antep bölgesine giderken, 12 Kasım'da Akçakoyunlu'dan Antep'e gelmek üzere yola çıkan Fransız kafilesine, Akçakoyunlu ile İkiz Kuyu arasında taarruz edecekti. 5. Tümen, düşman kuvvetlerine yakın olduğu için başarı ümit edilmekteydi.Fransızlar daha önceden casusları vasıtasıyla durumdan haberdar olmuşlardı. Bu, Türkler tarafından dikkate alınmadığından 5. Tümen'in planı; 9.Tümen kuzeyden, Antep yönünden hücum ederken, yandan taarruza geçmekti. ilk önce aşiret kuvvetlerinin bozulması üzerine durum aleyhimize dönmüş gibiyken, Haral'daki üç tabur kadar kuvvetin karşı taarruza geçmesi ile vaziyet lehimize döndü.Bu nıuharebeden sonra, 5. Tümen Antep'in dogusuna çekildi. Ertesi gün Fransızlar taarruzlarına devamla, Antep'ten yola çıkarılan kuvvetle de birleşerek Antep bölgesine gelmeye muvvaffak oldular.Fransızların Suriye ve Adana bölgesindeki durumları gittikçe zorlaştığından Antep harekâtını bir an önce sonuçlandırmak istiyorlardı. Bu maksatla İstanbul'da bulunan General Goubeau Fırkasını getirmeye karar verdiler. Goubeau birlikleri 21 Kasım'da Antep'e geldi. Muhasara kuvvetlerini 14 tabur piyade ve 38 topa çıkaran bu takviye kuvveti, şehrin kuşatmasını tamamlamakla beraber civar mıntıkadaki düşman kuvvetlerine karşı yapılacak hareketlerede müsaade etti. Bu firkanın cepheye gelmesiyle durum Antep kuvvetlerinin aleyhine dönmeye başladı. Düşman Antep'e gelince civardaki tepelerde bulunan Türk kuvvetlerini, Antep şehri içerisini uzun ve etkili topçu ateşleri de döğmeye başladı. Antep'in bu suretle her tarafla bağlantısı kesilmiş oldu. Bu durum Antep’in yeniden kuşatılması demekti.23-24 Kasım gecesi, Antep'in doğu ve kuzeydoğu bölgesindeki Nurgana-Çıksorut civarmda toplanan Fransız kuvvetleri 24 Kasım 1920 sabahı bir kolla Cunut sırtlarından Rumevlek ve diğer bir kolla Çıksorut’tan Hayrat istikametinde iki yürüyüş kolu halinde ilerlemeğe başladılar. Fakat 5. Tümen'in taarruzu üzerine Su Boğazı-Bedir Köy bölgesinde toplanmaya başladılar. 26 Kasım'da düşman toplari, ikindi vakti Rumevlek, Küllüce ve Nurgana istikametlerine ateş açarak Millî Kuvvetleri bombardıman etti. 5. Tümen Kumandanı Kenan Bey, Batı Kaya dolaylarında mağlup duruma düşünce, kendi kuvvetinden çok üstün olan General Goubeau birlikleri karşısında oyalama muharebesi vererek ve kuvvetlerini kaptırmayarak, Fırat'ın doğusuna çekilmek kararını verdi. Bu sırada 28 Kasım'da, biri Kolordu Kumandanı Selahaddin Adil Bey'e, diğeri T.B.M.M. Başkanı Mustafa Kemal Paşa'ya olmak üzere aynı mealde iki tane şikâyet mektubu gönderildiGoubeau Fırkasi 30 Kasım'da tekrar Antep'e geldi. 1 Aralık'ta mevzilerini topçu ve piyade ateşleriyle yıldıran kuzey mıntıkasındaki Türk mevzilerine karşı süratli bir taarruz hareketine başladı. Bu arada Goubeau, Özdemir Beye bir mektup yazarak şehrin teslimini istiyordu. Bu mektup aynen şöyledir:
Antep Kuvva-yi Milliye Kumandanlığına
Beyefendi,
Sevr’de düveli mütelife ile Türkiye arasında imza olunan muahedei sulhiyenin Antep şehrine mütaallik mevaddını mevkii tatbika vaz etmeğe memurum.Antep’in şark ve cenubunda bulunan ve icrayı harekat eden bilcümle Kuvva-yı Milliyeyi Fırat’ın şarkına tard ettim. Kenan Bey askerini ve levazımatını yollarda perişan bir halde terk ederek Fırat’ın şarkına ve Suruc’a kadar firar etmiştir.Maraş’tan imdadınıza gelen alayda bugün aynı akıbete düçar olmuştur.Şehrin muhasarası sıkıştırılarak bombardıman daha büyük bir şiddetle ileri götürülecektir. Binanenaleyh sizin için iki şıktan birisini ihtiyar etmek zaruridir.Antep ahalisinin düçar olduğu zaiyatı hesaba katarak birleşmeye muvafakat gösteren bir inkiyadın tahakkuku takdirinde hiçbir tazminatı talep etmemeğe razı oluyorum.
Bunlardan başka diğer tekliflerim şunlardır.
1-Fransız mandasının Antep livası üzerinde resmen tanınması.
2-Türk askeri birlikleri ve jandarma silahları terk ederek, harp esiri edilmesi.
3-Antep’te bütün silah, mühimmat ve levazımın teslimi.
4-Şehrin Türk mahallelerinde inşa edilen istihkamların yirmi dört saat zarfında tahribi.
5-Hükümete ait kasaların Fransız zimemdarına tevdiî.
6-İsimleri verilen suçluların elimize teslim edilmesi.
7-Genel Borçlar ( Duyun-u Umumiye )idaresinden alınmış olan meblağın derhal iadesi.
Kasım ayının 2. günü Fransız saatıyla öğleye kadar cevabınızı bildiriniz. Keza benden bir mülakat dahi talep edebilirsiniz. Bu şeraiti kabul etmezseniz benim için artık cebir ve şiddete müracaattan başka bir çare kalmayacaktır. Bildirilerimin kabul edilmesini rica ederim.
4. Fırka Fransız Kıt’at Kumandanı
General Goubeau
KONUNUN DEVAMI
Özdemir Bey de, Fransız kumandanina özetle şu cevabı vermiştir: "Türk askerinin harp esiri addolunması doğru degildir. Buraya hariçten gelmiş asker olmayıp, vatanını müdafaa eden Antep'in öz evlatlarıdır. İsteklerinizde ısrar edecek olursanız, bizim için müdafaaya devam ile şerefli bir ölüme intizârdan başka çare yoktur" Goubeau Fırkası 18 Aralık 1920 tarihine kadar Antep şehir içi Türk kuvvetlerini muhasara altına almıştır. Halep'in güneydoğu bölgesinde yaşayan Türk halkının Fransızlara karşı ayaklanması üzerine, General Goubeau Fırkasi 18 Aralik'ta Antep'ten ayrılmak zorunda kaldı. Bu durumdan faydalanmak isteyen 2. Kolordu Komutanlığı, 19 Aralık 1920 günü fecirle beraber, Beylerbeyi'nin doğu ve batısından Hacı Baba, Çıksorut istikametinde taarruz etmek kararını verdi. Ancak şehirdeki kuvvetlere haber göndermek mümkün olmadığından hareket 20 Aralık gecesine bırakıldı. Kıt'aların gerekli hazırlığı yapmaması ve harekatın gecikmesi üzerine düşmana ancak bir taarruz keşfi yapmakla yetinildi. Bu durum karşısında Tiirk kuvvetlerini çevirmek maksadıyla 23 Aralıkta, Fransız kuvvetleri Dülük-Su Boğazı mıntıkasına hareket etti. Millî Kuvvetler bu defa da Fransız kuşatmasından kurtularak Dülük’ün Kuzeyindeki tepelere çekildi.Karargâh Antep'e 30 km uzaklıktaki Koçlu'ya gelmişti. 27 Aralık sabahı taarruz başladı. Hacı Baba üzerine baskın suretiyle taarruz eden 5. Tümen'in ieri hareketini, düşmanın şiddetli ve devamlı topçu ateşi durdurdu. 9. Tümen Karataş istikametinden ilerleyerek Salavat Tepelerini işgal edip, düşmanı oradan attı. Bu esnada ağır 15'lik obüsler kuzeyden, diğerleri güneyden bombardımana başladılar. İki ateş arasında kalan düşman topçusu sükût etmek zorunda kaldı. Harp bütün cephede akşama kadar sürdü ve geceleyinde taarruza devam emri verildi. Fakat bütün gayretlere rağmen Fransız siperleri ele geçirilememiş, Antep kuvvetlerine yiyecek ve cephane yardımı yapılması için de yol açılamamıştı.1 Ocak 1921 tarihinden itibaren Antep'te açlık korkunç bir hâl aldı. Evlerde kalan son lokma tükenmek üzere idi. Açlık şehir içinde son haddini bulmuştu. Sokaklarda dolaşarak zengin fakir herkes yiyecek arıyordu ve ölen bazı hayvanların etleri kapışılıyordu. Heyet-i Merkeziye konuyla ilgili bir açlık beyannamesi yayınlamış ve dışarıdaki birliklerden son kez yardım istenmişti.birçok fedakar Türk kadını ve kızları topladıkları zerdali çekirdeklerini kırıp, tatlandırılarak yapılacak ekmeğin un ve kepeğine karıştırmakta ve ekmek üretiminde yardımcı madde olarak kullanılmaktaydı. Yaralılar hastahanelere sığmıyordu ve bazı evler bu yaralıların tedavisi için alıkoyulmuştu. İşte bu zor durumda bir de Tetanoz başladı. Tetanoz hastalığı olan askerler doktorların gözü önünde çaresizlikten birbir ölüyorlardı. Açlık harp ve ölümden daha ağır ve çekilmez boyutlara ulaşmıştı belki de bu fedakar insanlar ölümün kurtuluş olacağını biliyorlardı ama onların ölümü vatanın elden çıkması demekti ve direnmek, mücadele etmek gerekiyordu. Artık top mermilerinden kaçmıyorlar aksine üstüne gidiyorlardı zaten açlıktan ölmekle arasında fark yoktu neticede her ikiside ölümle nihayet bulacaktı.Fransızlar açlık tehlikesi geçiren Antep halkını tehdide başladılar. 1 Ocak 1921 tarihinde General Gouraud teslim teklifinde bulunarak Sevr Antlaşması’nın uygulamaya konulmasını istiyordu. Fransız İdaresi tanınacak, askerler harp esiri olacak, silah ve cephane ile ellerindeki suçlu olarak görülen şahıslar teslim edilecekti. Daha önceki teklifler gibi bu teklifte kabul edilmedi.
İkiz Kuyu KuşatmasıGenelkurmay Başkanının emri doğrultusunda, ocak ayı başında Antep şehri etrafındaki kuşatma hattını yarmak için yeniden bir taarruz yapılması 2. Kolordu tarafından uygun görülmüştür. Bunun üzerine ilgili kıt’a komutanları 6 Ocak 1921 tarihinde Sam Köyü’nde toplandılar. Alınan karar doğrultusunda Akçakoyunlu’dan gelecek olan düşman kafilesine taarruz edilmesi uygun görüldü.Yol üzerinde Kiliis kuva-yi milliyesinin daimi bir faaliyet ve hareketi vardi. Bu faaliyet Fransız konvoylari için tehlike idi. Kilis kuva-yi milliyesi bu yolun ehemmiyetini takdir ettiği için karargâhını her vakit bu yola civar olan köylerde kurmuş, yolu daima kontrol altmda bulundurmuş idi. Nitekim Antep’te Fransızlar ile halk arasında mücadele basladığı günden beri bu yoldan ne zaman fransız konvoyları geçmişse, mutlaka Kilis millî kuvvetleri ile çarpışmak mecburiyetinde kalmış, bu yüzden çok zayiat vermişti.Fransızlar Akçakoyunlu yavaş hareket etmiş, burayı bir menzil merkezi haline getirmişlerdi. Bunun yanında Arteb'e en yakın merkez Akça koyunlu idi. Aynı zamanda bir istasyon oiduğundan ikmallerini daha az bir zamanda yapabiliyorlardı. Antep - Fransız mücadelesi devam ettikçe bu yol ehemmiyetini arttırmış bulunuyordu. İşte kolordunun bu yol üzerinde yeni bir harekete karar vermesinin sebebi bu idi.