Gaziantep Tarihi Camiler
Gaziantep Tarihi Camiler
ALAYBEY CAMİİ

Yaptıran kişinin Alaybeyi olan bir komutan olması nedeniyle Alaybey Camii olarak anılmaktadır. Eser bugünkü şeklini 1809 yılında almıştır.
Siyah bazalt taşlarla kaplı avluda kırmızı ve beyaz taşlarla desen yapılmıştır. Son cemaat mahalli taştır ve iki mihrabiyesi vardır. Siyah-beyaz taşlarla süslü taç kapı gösterişlidir. Enine dikdörtgen planlı harim bölümü ayaklarla bölümlere ayrılmıştır. Mihrap renkli taşlarla oluşturulmuş geometrik desenlerle süslenmiştir. Müezzin mahfilinde ahşap işçiliği, zarif kalem işleri ve oyma ejder figürü dikkat çeker.
Minare şerefesi korkulukları ve mukarnasları oyma taş işçiliğinin güzel örneklerinden biridir.
AĞA CAMİİ
Tunuslu Antep kaymakamı Ferruh Ağa tarafından 16. yüzyıl ortalarında yaptırılmıştır. Bugünkü şeklini 1799 onarımında almıştır. Bulunduğu konum nedeniyle Şehreküstü Cami veya Yaycıoğlu Cami olarak da anılmıştır.
Kıbleye paralel iki bölümlü enine dikdörtgen planlıdır. Mihrap önü kubbelidir. Siyah-beyaz taş işlemeciliği ile Gaziantep’in en özgün eserlerinden biridir.
Minaresi camiden ayrı olarak avlu içinde yapılmıştır. Cami içerisinde ayrı bir minare izi vardır. Özgün minarenin yıkıldığı ve daha sonra avlu içerisinde yenisinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Minare, kare taş kaideli, yivli burma oymalı dairesel gövdeli, taş şerefeli ve külâhlıdır. Şerefe altında mukarnaslar ve çini panolar dikkati çeker.
2005 yılı içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu yapılmıştır.
ALAUDDEVLE CAMİİ

Mimarı Armenak, ustabaşısı ise Kirkor’dur. İnşaat sırasında Gaziantep’in 32 mahallesinden gönüllüler çalışmıştır. Halk arasında Alaüddevle’den bozma Ali Dola Camii adıyla da bilinmektedir.
Minarede Memlûk sanatının etkileri görülür. Yeni olan camii kısmı süsleme yönünden zengindir. Giriş cephesi siyah-beyaz taş dizileriyle renklendirilmiş. Diğer cephelerde pencere kenarları ve dikey bantlarda iki renkli taşlarla hareketlilik sağlanmıştır. Sivri kemerli içi çiçek ve altıgenlerle bezeli mihrap dikkat çekicidir. Son cemaat mahalli yoktur.

Fransız işgalinde ciddi olarak hasar gören yapı 1961 yılında kapsamlı bir onarım geçirmiştir.
Taç kapı şeklindeki kemerli avlu girişi siyah-beyaz taşlarla örülüdür. Cami enine dikdörtgen planlıdır. Bugünkü son cemaat mahalli sonradan yapılmıştır. Gaziantep’in en sade eserlerinden biridir. Mihrap etrafındaki geometrik süslemeler dışında önemli bir süslemesi yoktur. Çokgen gövdeli minarenin şerefe altı mukarnaslıdır. Yapı onarım ve eklemelerle özgün özelliklerini büyük ölçüde kaybetmiştir.
AHMET ÇELEBİ CAMİİ
Cami kıbleye paralel enine dikdörtgen iki bölümden oluşur. Özgün taş ve ahşap işçiliğinin nadir örneklerini sergiler. Kadınlar mahfilindeki kalem işi süslemeler dikkat çekicidir.
Bahçenin altında eskiden caminin ve mahallenin su ihtiyacını karşılayan bir kastel vardır. Kastele kısmen kesme taş, kısmen kaya oyma merdivenlerle inilir.
Kasteller, abdest alınıp ibadetin yapıldığı, insanların dinlenme ve susuzluklarını giderme yeri olarak kullanılan Gaziantep’e özgü yapılardır. Kastel içerisinde küçük bir havuz vardır. Ayrıca bir havalandırma bacası bulunmaktadır.

Son cemaat yeri ve minaresi Gaziantep savunmasında büyük ölçüde zarar görerek yenilenmiştir. Minarenin petek ve alem kısmı Fransız işgali sırasında yıkılmıştır.
Şerefedeki taş işçiliği özenlidir. Avlunun batı tarafında 19. yüzyıl sonunda eklenen iki katlı bir medrese bulunmaktadır. Cami yapısı siyah-beyaz renkli taşlarla örülmüştür. Mihrap nişi pembe ve siyah renkli taş kaplamaları, burmalı sarkıtları ve geometrik desenli kabartmaları dikkati çeker.
BOYACI CAMİİ
Arşiv belgelerinde Kadı Kemalettin, Boyacıoğlu, Boyacızade, Cami-i Kebir (Ulu Cami) olarak da anılır. Rivayete göre Boyacı Yusuf olarak anılan meşhur Karakoyunlu Kara Yusuf Bey tarafından yaptırılmıştır. Kadı Kemalettin adı ise camide görev yapan âlim bir kadıdan kaynaklanmaktadır.
Ceviz ağacından yapılan minber yıldız, palmet, rozet ve geometrik motiflerle süslü kündekârî ahşap işlemeciliğin en eski ve özel örneklerinden biridir. Minber, tekerlekler üzerinde hareket eden tek örnektir.Cami enine dikdörtgen planlı olup dört ayakla birbirine paralel iki bölüme ayrılmıştır. Mihrap önü kubbeli diğer bölümler çapraz tonozlarla örtülüdür. Minare 19. yüzyıl sonunda yenilenmiştir. Caminin medresesi yıkılmıştır.
2007 yılı içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu yapılmıştır
BOSTANCI CAMİİ
Cami kare planlı olup kıbleye paralel üç bölüme ayrılmıştır. Ayaklarla bölünen cami dokuz çapraz tonozla örtülüdür. Dört sivri kemerli son cemaat yeri ana mekândan daha uzundur. Giriş taç kapısı ve mihrap siyah ve beyaz taşlarla süslenmiştir. Mihrabı örten yarım kubbe dört dizi mukarnaslıdır. Mihrap nişinin iki yanında süslemeli başlıklara sahip sütunceler vardır. Hafif dışa taşmış olan taç kapı siyah-beyaz taşlardan örülmüştür. Minare çokgen gövdeli, şerefe altı mukarnaslarla ve çini süslemelerle bezelidir.
Medresesi ise tek hücre dışında tamamen yıkılmıştır.

Kurtuluş savaşındaki hatıralarıyla Gazianteplilerin gönlünde taht kuran bu caminin yakınında şehitler mezarlığı bulunmaktadır.
Cami dikdörtgen planlıdır. Son cemaat mahalli dört ayakla taşınan beş bölümden oluşur. Minaresi tek şerefeli ve şerefe altı mukarnaslıdır.

Avluya üç yönden giriş vardır. Siyah taşlarla döşenmiş ortasında siyah-beyaz taşlarla damalı bir pano işlenmiştir. Son cemaat mahalli düz tavan ile örtülüdür. Cami ana mekânı kıbleye paralel iki bölümden oluşmaktadır. Mihrap siyah, vişne çürüğü ve beyaz mermer geometrik süslemelidir. Merdivenle çıkmalı minberi ve vaiz kürsüsü vardır.
Minaresi tek şerefeli olup şerefe altı mukarnaslıdır. Gövde ve petek kısımları bilezik ve sağır kemerlerle süslenmiştir.
HACI NASIR CAMİİ
Cami kıbleye paralel iki bölümden oluşan enine dikdörtgen planlıdır. Dört taş ayakla çapraz tonozla örtülü mekânlara bölünmüştür. Ahşap müezzin mahfili Gaziantep’teki en zengin kalem işlerine ve geometrik süslemelere sahip eserlerden birisidir.
Yapının en önemli unsurlarından biri minaresidir. Şerefe altı mukarnasları, burmalı gövdesi, palmet, rozet, yıldız motifleri ve çini süslemeleri ile özgün bir örnektir. 1999 yılında cami çatısında çıkan yangında büyük oranda zarar gören minare, 2006 yılında sökülerek tekrar yapılmıştır.
Fransız işgalinde kıble duvarını delerek içerde patlayan bir gülle ile cami bölümü harap olmuştur. Cami onarılırken plan korunmuştur. Kıbleye paralel iki bölümden oluşur. Ortadaki iki ayakla, çapraz tonozla örtülü altı bölüme ayrılmıştır. Taç kapısı siyah, beyaz ve kırmızı taşlarla bezelidir. Minberdeki ahşap işçiliği özeldir. Minare palmet motifleri, rozetler ve çini tabaklarla süslüdür.

Avluya iki renk geçmeli yuvarlak kapı ile girilir. Kapı üzerinde üçgen alınlık vardır. Cami enine dikdörtgen planlıdır. Çatısı ahşaptır. Son cemaat mahalli yedi ahşap direkle taşınan düz tavanlıdır. Son cemaatin batı tarafından basık kemerli bir kapı ile minareye çıkılır. Minare kısadır. Şerefe bölümü kafesli, şerefe altı mukarnaslarla bezelidir. Şerefe ahşap şemsiye ile örtülüdür.
2008 yılı içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu yapılmıştır.
Cami enine dikdörtgen planlıdır. Ortadaki iki taş ayak ve duvarlar tarafından taşınan eşit büyüklükte altı kubbe ile örtüdür. Son cemaat yeri de sivri kemerlere oturan üç kubbe ile örtülüdür. Duvarlarla çevrili dış avlusu mevcuttur. Mihrap geometrik taşlarla süslenmiştir. Mermer minber, ahşap korkuluklara sahiptir.
Minare çokgen gövdeli ve iki şerefelidir. Şerefe altları mukarnas, korkulukları ise rozet ve geometrik motiflerle süslüdür. Gaziantep savunması sırasında minarenin bir bölümü yıkılmış ve bir süre yangın kulesi olarak kullanılmıştır. Eski fotoğraflarda tek şerefeli olduğu görülen minare 1950 yılındaki onarımla bugünkü şeklini almıştır.
Ertene oğlu Esenbek tarafından 14. yüzyıl ortalarında yaptırılmıştır. Ses benzerliği nedeniyle Esenbek, İhsan Bey, Hasan Bey gibi adlarla anılmaktadır.
Caminin altında eskiden caminin su ihtiyacını karşılayan bir kastel vardır. Kasteller, abdest alınıp ibadetin yapıldığı insanların dinlenme ve susuzluklarını giderme yeri olarak kullanılan Gaziantep’e özgü yapılardır. Kastele avlu kapısının hemen önünden kara taştan yapılma 25 merdivenle inilir. Kastel kısmen kaya oyma, kısmen kesme taştır. Kare biçimli bir havuz, dinlenme sekileri ve özgün su kanalları vardır.
2006 yılı içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu yapılmıştır
KANALICI CAMİİ
İlk olarak 1593 yılında bir mescit olarak yapılmıştır, 1724 yılında camiye çevrilmiştir. 1861 yılında ise Gözükara Memik’in öncülüğünde halkın yardımıyla yeniden inşa edilmiştir. Fransız işgali sırasında hasar görmüş, Cumhuriyet döneminde tekrar onarılmıştır. İlk yaptıranın ise Ekizoğlu lakabıyla anılan Hacı Mustafa olduğu söylenir.
Enine dikdörtgen planlıdır. Kıbleye paralel iki bölüme ayrılmıştır. Çapraz tonozlarla örtülüdür. Giriş kapısı siyah-beyaz taşlarla çevrilidir. Camiye bitişik olarak yapılan minarede zarif taş işçilikli şerefe yer alır. Şerefe altı mukarnaslıdır.