Tahmis Kahvesi
Türkiye’nin en eski kahvelerinden biri olan tarihi tahmis kahvesi 2 yıl süren restorasyondan sonra kahvehane kültürünü tüm dünyaya tanıtmak amacıyla faaliyete geçti.
Gaziantep kahvehanelerinin çoğunluğunda belli dönemlerde yaşanmış, ortak özellikler oldukça fazladır. Dönemin siyasi, ekonomik, eleştirel sohbetler yine kahvehanelerde yapılmış, şairler tarafından “Tahmis”ler yazılıp, yaşanmış halk hikayelerinin en güzel örnekleri burada dinleyicileriyle buluşmuştur. Bu bağlamda özellikle Tahmis Kahvesini şehirdeki diğer kahvehanelere göre ayrıcalıklı tutan en önemli özelliği, fiziksel dokusundan çok tarihe yaptıkları tanıklığı, edebiyatın, musikinin, karagöz gösteri sanatının en güzel örneklerin sunulduğu mekan olmasıdır.
Tahmis Kahvesinin gerek cumhuriyet öncesi dönemde gerekse günümüze kadar geçen süreçte, kentin kültürel ve sosyal yaşama etkisi oldukça fazladır. Kahvehanenin 40-50 yıllık müşterilerinin anlatımlarından, bu mekanın özellikle ramazan aylarında farklı bir havaya büründüğünü anlıyoruz. Kahvenin asma katı ramazan ayında ve özel günlerde musiki ve gösteri sanatlarına ev sahipliği yapmışi hikayeciler ve karagöz ustaları bu geleneği yıllar sürdürmüşlerdir.
Kahvehaneler uzun yıllar şair, düşünür ve edebiyat adamlarına ev sahipliği yapmıştır. Özellikle tasavvuf söyleşilerinin yapıldığı bu mekanda zaman zaman evlerinin yakınlığı nedeniyle olsa gerek Hasırcıoğlu ve Hasip Dürri Efendi gibi şairlerinde oturduğunu biliyoruz. Hatta Hasip Durri Efendi’nin Tahmis Kahvesi’ninde bulunduğu alanda 1901 ve 1903 yıllarında çıkan Arasa yangınını anlattığı “Ateş-i Suzan”, “Yangın” ve “Harık-i Dilsüz” şiirlerinde o günlere ışık tutmaktadır. Hasip Durri bu şiirlerinde yangının nasıl başladığını, nasıl büyüdüğünü, görevlilerin vurdumduymazlığını, kimilerinin yangının oluşturduğu telaşeden yararlanarak nasıl yağmaya giriştiklerini, zararın bilançosunu acı acı anlatıyor.
Tahmis Kahvesi bir dönem tasavvuf söyleşilerine mekan olmuştur. Kentin son mutasavvıflarından Dökmeci Bekir Efendi, Kılınçoğlunda evinin dışında genelde sohbetlerinin burada yapmış, bu sohbetlerin önemli mutasavvıf katılımcıları olan şair Muhittin Atıf Efendi, Tenekeci Mehmet Efendi, Mehmet Hayri Efendi, İmam Ali Efendi, Tuzcu Mehmet Efendi gibi daha nice tasavvuf erlerinin bu mekanda oluşturdukları sufi hareket, kentteki tasavvuf kültüründe önemli köşe taşalrındandır. Bu tür söyleşi birliktelikleri Ramazan aylarında daha da yoğunlaşmıştır. Hacegan Silsilesi’nin ve ulularının anlatıları bazen de sadece tek bir beyit üzerine yapılan ve tüm gece boyunca süren konuşmalar bu sohbetlerin ana temasıdır.
Günümüzde daha çok “nostaljik mekanlar” olarak adlandırılan yerlerde yaşatılmaya çalışan “nargile kültürü” eskiden kentin Arasa, Kalealtı, Suburcu, Şehreküstü semtlerinde ki kahvelerinde yoğunlaşmaktadır. Tahmis Kahvesi’ndeki nargile sohbetlerinde genellikle, Antep Harbiyleilgili anılar, “Gülmelikli” hikayeler olurken, zaman zaman konu edebiyata, şiire de yönelmiştir. Tahmis Kahvesi mudavimlerinin anlatımından, şair Fahri Yıldız’ın bu edebiyat sohbetlerini okuduğu şiirlerle süslediği bilinmektedir.
Tahmis Kahvesi’nin bilinen en eski nargile mudavimleri, Halepli Mehmet, Yemenci Abdulkadir, Apardım Hüseyin, Çıtıpıtı Mehmet Ali’dir. Nargilecilerin büyük çoğunluğu kahvede oyun oynamaz, sohbet ederler. Tiryakiler genellikle sabahın eerken saatleirnde ve kuşluk vaktinde nargilelerini fokurdadırken bir kısmının ise gece gelip nargile içtiği dahi olurdu. Nargileciler için söylenen; “Tütünü tömbeki, tömbekiyi teneşir paklar” deyimi nargileceiler tarafından yaygın olarak bilinir.
Geçmişteki kahvehanelerin siyasal yaşama etkilerin dışında; bir dönem şehrin ekonomisinde de önemli yer tutmuştur. Tahmis Kahvesi’de uzun yıllar bugün ki Buğday Borsasının görevini üstlenmiş; buğdayın rekoltesinin ne olacağı, hangi köylerden ne kadar hububat geleceğini konuşup, ticari anlamda tedbir ve kararların alındı mekan olmuştur.
Gaziantep’in Tarihi Tahmis Kahvesi yenilenen yüzü ile ve yeni imajı ile yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline dönüştü.